Dolar 32,4130
Euro 34,4874
Altın 2.467,56
BİST 9.679,80
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sivas 24 °C
Açık

ŞÜKÜR EDEBİYATI İLE KANDIRMAK

12.09.2022
211
A+
A-

ŞÜKÜR EDEBİYATI İLE KANDIRMAK

 

Şükür etmek ne anlama geliyor?

Yüzyıllardır yanlış anlaşılan ve içeriği boşaltılan bir kavramdır şükür etmek. Yüce Yaratan Rabbimiz merhamet deryasıdır. Bir kayanın içindeki bir böceğe, kurtçuğa bile nasibi gönderme kudretindedir.

Her kuluna da nasibini fazla fazla göndermektedir. O ilin başındaki yöneticiler, zenginler, iş adamları daha fazla kazanabilmek için her yolu mubah sayarak bir ellerini vatandaşın sofrasından, cüzdanından çekmemektedirler.

Ürünlere haddinden fazla zam yaparak vatandaşın alım gücü ile oynamaktadırlar.  Yöneticiler ise vatandaştan inanılmaz vergiler toplamaktadırlar.

Toplanan bu vergiler tam anlamıyla vatandaşa dönüşüm yapacak yerlerde kullanılmamaktadır. Vatandaş vergisini ödeyemeyince faiz, ceza, icra kıskacı harekete geçmektedir. Ama söz konusu büyük iş adamları olunca vergi borçlarının üzerine çizik atılabilmektedir.

Cenab-ı Hakk’ın kuluna ayırdığı, gönderdiği rızkı yanlış yönetimler, ticarete hâkim olanlar azalttığı için vatandaşın sofrasına miktar ve çeşit fakirliği yansımaktadır.

Sonrada vatandaşa dönüp şükredin halinize, geçmişte o yemekleri –imkânları bulamayanlar vardı diyerek hedef saptırmaktadırlar. Allah size bunu layık gördü, sizi deniyor, şükredin empozesi yapıyorlar.

Kendileri üst noktalarda gününü gün ediyor, bir elleri yağda bir ellerdi kaymakta. Tövbe haşa Yüce Yaratan onlara bu rızkı layık görmüş ama fakirlere açlığı layık görmüş.

Bakış açıları bu!

Hz. Ali (as) der ki : “Eğer Müslümanların yaşadığı bir şehirde fakir görürseniz bilin ki; O şehrin yöneticileri halkın malını çalıyorlar. ”

Bunu sadece yönetici olarak düşünmek eksik olur. O yörenin iş adamı, tüccarı, zengini de bu kavram içine girer.

Düşünsenize bir adam üç beş yerden maaş alıyor, bu da onun hakkı oluyor.

Tüccar % 10-20 kâr edeceğine elindeki ürününe % 100-150 zam yapıyor. Fırsatçılık almış başını gidiyor. Tarlada ürünün alındığı fiyat belli ama vatandaşın sofrasına 3-5 kat artışla geliyor. Üreten çiftçi kâr ile zarar arasında kıvranıyor ama aracılar köşeyi dönüyor. Efendim nakliye pahalanmış. Oturun hesaplayın…

Vatandaş kendisine dayatılan şükür edebiyatı ile sorgulayamaz hale gelmiştir. Kendi haline razı olmuş ve bu hayat ona normal gelmeye başlamıştır.

Yüzyıllardır devam eden bu gidişat halkın sorgulama kabiliyetini yok etmiştir. Neden soframdaki yemek az, çeşit az, ben ihtiyaçlarımı rahatlıkla alamıyorum? şeklindeki sorular rafa kaldırılmış.

İslam insanlar arasındaki gelir adaletsizliğine çare olmak ister, açlığı –sefaleti teşvik etmez. Yüce Mevla o kadar cömerttir ki tarlaya bir ekersiniz size 15-20 katını verir. Suyu gökten yağdırarak tarlaları sulatır, denizlerden nimetler akıtır…

Ama ekilen ürünün verimliliği içinde sizlere vazife verir. Gübresini atın, ilgilenin ister. Harami orayı da keserek gübreye inanılmaz zam yapar, akaryakıt fiyatları ortada…

Ürün hasat zamanı çiftçinin ürününü çok ucuz fiyata alırlar iki ay sonrada oturdukları yerlerden % 20-30-40 kâr elde ederler.

Çiftçi buğdayı hasat etti. Tüccar tonunu 6200-6500 TL ye aldı. İki ay sonra buğday fiyatlarına bakarak benim ne demek istediğimi anlarsınız.

Vatandaş bu gerçekleri görmezden gelerek sofrasına gelen bir kap yemeğe şükreder. Şükrettiğini zanneder. Aslında bu gerçekleri görse, tefekkür etse o haramilerle mücadele etmek zorunda kalacak. Bu da zor ve meşakkatli bir yol. En kolayını yaparak kör-sağır-dilsiz moduna geçerek takvalı bir eda ile “ Rabbim verdiğin nimetlere şükür…” der.

Suyun akışına teslim olmak mümin tarzı değildir. Mümin ne-neden-nasıl diye çokça sorar, muhasebe-murakabe-tefekkür yapar. En önemlisi de hakkını kimseye yedirtmez. Garibanın hakkının haramiler tarafından yenilmesine de müsaade etmez. Mücadele eder.

Şükür edebiyatı ile insanlar uyutulmakta, servetine servet katanlara geniş alanlar sağlanmaktadır.

Elbette Rabbimize şükredeceğiz. Bizi yoktan var etti, sağlık verdi, evlat verdi…

Benim ne demek istediğimi okuma yazma bilenler anlamıştır. Selam ve dua ile.

 

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.