MEHMET GÖÇER’e SAYGI ve VEFA GECESİ MÜNASEBETİYLE
Ozanlar Ocağı Elbistan Temsilciliği, Elbistanın Sesi Gazetesi’nin kurucusu duayen gazeteci-yazar Mehmet Göçer’e saygı ve vefa gecesi düzenleyecek.
Tertip komitesinde; bölgenin yetiştirdiği yazar, şair, tarihçi ve akademisyenlerin yer aldığı gecede; yarım asırdan fazla bir süredir sürdürdüğü gazetecilik ve yazarlık hayatıyla ‘ Elbistan’ın hafızası’ haline gelen Mehmet Göçer’in hayat hikayesi anlatılacak.
6 Ağustos Cumartesi günü saat 20.30’da Elbistan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Misakı Milli Konferans Salonu’ndaki programda şiirler ve panel yer alacak.Elbistanlı ve Afşinli yazarlar, şairler, akademisyenler, Göçer’i anlatacak.
Ozanlar Ocağı Elbistan Temsilciliği, tüm Elbistanlıları ve bölge halkını da bu etkinliğe davet etti.Davetliler arasında bu kardeşiniz de var.
6 Ağustos 2022 tarihindeki bu davete icabet etmeyi çok isterdim ancak malum pandemi koşulları bu isteğimi yerime getirmeme mâni. Ama asıl olan gönüllerin bir olması.
Ki benim bundan hiç şüphem yok.
6 Ağustos günü sanki kendimi o salondayım gibi hissediyor olacağım.Gönlümüz, coşkumuz , ruhumuz sizinle…Uzaklar yakın bize…
Gönüllere girince siz ve dostlarınızla,evlat ve kardeşlerinizle bu anma gecenizde farz edin ki aranızdayım…
……………
Arif, alim ve kamil bir şahsiyet olan duayen gazeteci, yazar ve şairimiz bir röportajında “Mehmet Göçer Kimdir?” sorusuna cevap olarak kendinden şöyle bahsediyor: 1931 yılında Darende’nin Yenice Köyü Aşağı Mahallesinde, Kürtüğünoğlu (Kar kürtüğü) namı ile anılan Süleyman-Semane (Dilekçi) Göçer çiftinin evladı olarak dünyaya geldim. İlkokulu bitirmeden ekmek peşinde gurbete çıkmak zorunda kaldım. İş hayatında ilk besmeleyi, babamın yanında o zamanlar hemen her eski Darendeli gibi çerçilikle çektim. 1957 yılında Elbistan’a gelerek ilk matbaayı kurup ilk gazeteyi çıkardım. 50 yıldan beri gazetecilik mesleğini sürdürmekteyim. ‘Un Sandığı’ isimli 6 adet kitabı bulunmaktadır.
……..
“Efradını Cami, Ağyarını Mani” sözüyle eskiler “Ne eksik ne de fazla, artısı eksisi olmayan” şeklinde ifade etmektedir. Bu anlam üzerinden kullanılan deyim hem cümle içerisinde hem de tek başına değerlendirilebilir. Özellikle herhangi bir durum ya da olay karşısında dengeyi anlatır.
İşte bu tanım Mehmet Göçer büyüğümüz için söylenmiş olsa gerekir. “Tam istediğim biri ,efradını cami ağyarını mani demek gerekir.’’
Nezaketi her zaman, imbikten süzülmüş, geçmiş gibidir. Halkın tavırları övgünün doruk noktasındadır. Elbistanlı büyüğümüz Mehmet Göçer Üstadımız İstanbullu olmak gibi ;imbikten süzülen baldır O.Adeta İstanbul Beyefendisi.
İstanbul Beyefendisi, numune bir kişiliği simgeler. Eski bir deyimle ; bir üslup, bir yaşam tarzının temsilcisidir. Sözlükler İstanbul Beyefendisini ; kibar, hatırnaz, terbiyeli, müsamahakâr, iyi eğitimli, alçakgönüllü, onurlu, iyiliksever, olgun, çelebi ve haluk; yani iyi huylu, geçim ehli bir kişi olarak tanımlar. Bütün bu niteliklerin bir kişide toplanması doğal olarak zordur ve eski dönemlerde de ‘İstanbul Beyefendisi’ öyle adım başı rastlanır bir tip değildir.
Ve adım başı rastlanmayan bu tanımın ete kemiğe bürünmüş halidir şirin ,tarihi ilçemiz, komşumuz Elbistan da mukim yazar ve şair Mehmet Göçer, İstanbul Beyefendisi karakterinin tam da kendisidir aziz dostlar…
O Güzel Gönüllü Şahsiyeti, adam gibi adamı tanımak bu fakir için büyük bir bahtiyarlıktır. Naif,Nazende,Kibarlığın, zarifliğin, fedakârlığın, vefakârlığın, yardımseverliğin; Türkçeyi doğru, güzel ve nükteli konuşmanın, ses tonunu hangi şartlar altında olursa olsun yükseltmemenin; alçakgönüllülüğün, vatanı sevmenin, israftan kaçınmanın, gösterişten uzak olmanın, dürüstlüğün, inancı gösterişten uzak, içine sindirerek yaşamanın sembolü olmak demektir.
Elbistan’ın Sesi Gazetesi kurucusu Gazeteci-Yazar,şair Mehmet Göçer, ‘Un Sandığı’ isimli kitabıyla en son ,Kahramanmaraş 6. Kitap ve Kültür Fuarı’na katılmıştır.
Adına açılan stantda kitabını imzalayan Göçer, siyaset, iş dünyası ve kültür çevrelerinden çok sayıda ziyaretçiyi ağırladı. Fuarla ilgili olarak değerlendirme yapan Göçer:“…Çok güzel bir organizasyon olmuş. Kahramanmaraş, edebiyatın ve şiirin başkentidir. İnşallah önümüzdeki yıllarda daha büyük organizasyonlar yapılır. Bu fuarda beni yalnız bırakmayan herkese teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.
Oturduğu koltuğu dolduran, yüce Türk Milletine bir çok hizmet ve eserler sunmasındandır ki Türk insanının gönlünde taht kuran Mehmet Göçer ve diğer büyük şairlerimizin sözü sözlerin büyüğüdür.
Yazar Mehmet Göçer’ in ,gönlünden ve kaleminden Elbistan Sesi köşesine düşen izler;
Büyüklerin Sözü, Sözlerin Büyüğüdür. İşte bu büyük sözlerden bazıları; Kim bize bir adım yaklaşırsa; biz, bin adım yaklaşırız.Büyüklerimizin yolu; okumak ve okutmaktır.Müslüman demek; hasreti çekilen insan demektir. Bir kimsenin hasreti çekilmiyorsa, son nefeste imanı tehlikededir! Çok yazan değil; güzel yazan yaşar.Güzel bir yüz¸ bir tavsiye mektubudur.
Şair ve Yazar Mehmet Göçer Sivas Ulu Cami Destanını yazarak da manevi hizmetini zirveye taşımıştır. Sivas Ulu Cami Destanının yazılması sürecini ise yazarımız şöyle anlatıyor:
Başbakanlık Cumhuriyet Arşivindeki kayıtlardan alınan bilgiye göre, İsmail Hakkı Toprak Efendinin 1940 yılında verdiği dilekçede; caminin çok eski olmasından dolayı aşırı derecede yıprandığını, âcilen tamirine zaruret olduğunu bildirmesine verilen cevabı yazıda; tahsisat bulunamadığı bilgisi üzerine kendi haline terk edilmek zorunda kalmıştır.
Bunun üzerine İsmail Hakkı Efendi, Ulu Cami Onarım Cemiyetini kurmuş ve hemen akabinde teberru makbuzu bastırarak yardım toplanılmasına başlanmıştır. 1949’da Darende’ye teşrif etmiş, beraberinde Hulûsî Efendi (Ateş), Camcı Hacı Hasan Efendi (Akyol) ‘Ya Şeyh’ namı ile anılan Muhittin Efendiden oluşan bir ekiple köyümüz Yenice’yi de şereflendirmişlerdi. Mayıs sonu ya da Haziran ayı ortası olduğunu hatırlıyorum.Gazi Bağı (Kazı Bağı da denir) çimeni bol bahçemizde çay içiyorlardı, bir grup dostlarla.
Birkaç gün önce, daha önceki yıl gördüğüm Sivas Ulu Camii’nin onarımına yardım toplanıyormuş diye bir duyum almıştım. 19-20 yaşlarındayım. Ruhsati Baba’nın şiirlerinin etkisinde kalarak, şiir yazmaya başladığım yıllar. Sivas Ulu Camii’nin onarımına katkıda bulunmaları için halkı yardıma çağıran bir şiir yazmak gönlüme doğdu ve yazdım.
Güzide toplulukla çay içilirken, İsmail Hakkı Toprak’ın, bir cesaretle dizinin dibine diz çöküp, yazdığım şiiri okudum. Hoşuna gitmiş olmalı ki; 3 defa tekrar okuttu. “Güzel olmuş. Bunu bir kâğıda yaz bana getir” buyurdular.Buyruk yerine geldi. Bu şiirin, müteaddit defalar; on binlerce tabettirilerek, birçok il ve ilçelere dağıtılarak, bu camiye yardım toplanmaya vesile olduğunu söyleyenler olmuştu. Hatta Konya’da, bir Gazelhan’ın bu şiiri okumasından, yan kısımdaki odada dinleyip etkilenen hayırsever bir Hanımefendi, boğazındaki ve kollarındaki altın bilezik ve takıları, bir tabağın üstüne koymuş; “Götürün, hayrıma, O caminin onarımına harcasınlar” dediğini, bir dinleyenden dinlemiştim.”
Kısa bir anım daha: yıl 1953’ün Aralık ayı. Askere çağrıldım. Kıtam Kütahya. O tarihte, ulaşım aracı olan kamyonla Sivas’a vardım. İkindi namazının Ulu Cami’de kılınmasının ardından kapıda, İsmail Hakkı Efendinin eline sarıldım: “Askere gidiyorum, efendim bendenize dua ediniz” dileğim üzerine cemaate; arka tarafa geçmelerini buyurdu. “İşin rast gelsin, Allaha emanet olunuz” duasında bulundu. Hayatımdaki ilginç gelişmeleri bu duaya borçlu olduğumu halen hatırımdan çıkartmıyorum.
İşbu destanı okurlarımla paylaşıyorum:
Sivas Ulu Cami Destanı
Yetim gibi boynun bükmüş Sivas’ta
Vatandaş yardım et Ulu Camiye.
Temsili kimsesiz bir mağdur hasta
Vatandaş yardım et Ulu Camiye.
Merhameti olan vazgeçmez bundan
Minaresi tamir ister bir yandan
“Ben hayırseverim” diyorsan candan
Vatandaş yardım et Ulu Camiye.
Hayır’ı sevmeyen demek kî ahmak
Sevenler elbette olur müstağrak
Bu işin delili İsmail TOPRAK
Vatandaş yardım et Ulu Camiye.
Sizden himmet ister nusratıHakk’tan
Perişan hali var farkı yok şoktan
Çürümüş ağacı mahvolmuş kökten
Vatandaş yardım et Ulu Cami’ye.
Duvarını yağmur yağdıkça bölmüş
Dökülmüş kireci taşları kalmış
Kapısını ağaç kurtları delmiş
Vatandaş yardım et Ulu Camiye.
Bak Hristiyana yolundan kalmaz
Kilise’sin tamir etmekten yılmaz
Kuru dâva ile Mü’minlik olmaz
Vatandaş yardım et Ulu Camiye.
Hamiyetperversen elden önce ver
Pangonot lirayı hesabınca ver
Çok vermezsen az ver kudretince ver
Vatandaş yardım et Ulu Camiye.
Altın ömrün bir gün geçmez pul olur
Hep kazancın varislere mal olur
Atasözü “Damla damla göl olur”
Vatandaş yardım et Ulu Camiye.
Dünyaya gelip de gördün mü göçmez
Ecel şerbetini bir Mevlâ içmez
Böyle efdal sevap eline geçmez
Vatandaş yardım et Ulu Camiye.
Bu caminin hâli ciğer yakıyor
“Tamîîr!…” diyemelûl, melûl bakıyor
Gayri Müslim görse; “Yazık…” çekiyor
Vatandaş yardım et Ulu Camiye.
Karamsarlıkları gönlünden kaldır
Düşün bu dünyanın sonu ne haldir?
Böyle yere bir ver binden efdaldır
Vatandaş yardım et Ulu Camiye.
Hayır işe asla yolun gitmez mi?
Yoksa Kadir Mevlâ’m nasip etmez mi?
Canım bir liraya gücün yetmez mi?
Vatandaş yardım et Ulu Camiye.
Göçer der Mü’minsek yansın özümüz
Bunun için türap edek yüzümüz
ALLAH’ı seversen kırma nazımız
Vatandaş yardım et Ulu Camiye
……………………
Bu vesile, En güzel Kadir kıymet bilir ,vefa örneği, Mehmet Göçer Büyüğümüz ; ruh ve gönlümüze, dimağımıza mührünü vurduğu İçin,Allah(C.C.) kendisinden razı olsun.
Halen 91 yaşında ,sağlık içinde dalya’ ya inşallah varacak , bu güne kadar Hayatını, Ülkesine, Aziz milletinin ve özelde Elbistan’a adamış.
Güzel şehrinin imarına, altyapısına, garip , guruba , kimsesizlere mihmandar, yol gösterici, çözümler gösteren ve çözen,güçlü hafıza ile Kahramanmaraşımızın Öncü kuşağından, geleceğe dair öngörüleri ile yazıları ile adeta bilhassa gençlerimize kutup yıldızı, eşsiz arif,alim ,kamil insan,karakteri ile yoğrulmuş örnek şahsiyet kim derseniz işte asırlık çınar Mehmet Göçer’dir.
Elbistanın Sesi Gazetesi kurucusu, sahibi, gazeteci,şair ,yazarımızın yaptığı bütün hizmetler için eline, gönlüne sağlık…
* Adnan Yılmaz /Emekli Vali