Türklerin müslümanlaşması ve Ahmet Yesevi-1
Türklerin müslümanlaşması ve Ahmet Yesevi
“Türklerin Kılıç Zoruyla Müslüman Oldukları” görüşü yaygındır. Türkiye’de bu konuda yayınlanmış kitaplar ve bu kitaplar kaynak gösterilerek yazılmış makaleler son zamanlarda çoğalmıştır.
Hemen en baştan söyleyeyim ki bu görüşün tarihi gerçeklerle bir ilgisi yoktur. Tam tersine, Türkler Müslümanlık adı altında kılıçla ve kılıcın arkasındaki talanla ve zulümle karşılaşmasalardı çok daha önceden Müslüman olurlardı.
Emevi Devleti’nin hükümdarı Abdülmelik (705-715) Irak Valisi olarak Haccac bin Yusuf’u görevlendirmişti. Haccac’ın görevlendirdiği Kuteybe bin Müslim ise Horasan Valisi olarak Maveraünnehri yani Ceyhun ötesi Türk yurtlarını istila etti. Büyük Türk toplulukları işte bu Kuteybe ve takipçilerinin tutum ve davranışlarından Müslümanlık hakkında bilgilendiler.
Kuteybe 705 yılında vali oldu. Nehrin ötesinde yani Ceyhun’un doğusunda Türk boyları dağınık ve birbirlerine rakip devletler halinde yaşıyorlardı. Bu durumdan yararlanan Kuteybe başta Buhara ve Semerkant olmak üzere Orta Asya’yı istila etti. 715 yılında Kaşkar’a kadar kuvvetlerini göndermeye başlayacak kadar işgal alanını genişletmişti.
Peki Orta Asya Türklerinin yoğun bir şekilde Müslüman olmaları ne zaman olmuştur. Karahanlı Hükümdarı olan Abdülkerim Satuk Buğra zamanında… Tarih kesin olmamakla birlikte 920 yılı civarında… Arada ne kadar zaman vardır: 200 yıl…
Kuteybe’nin keskin kılıcı Türkleri ancak iki yüz yılda mı Müslüman yapabilmiştir. Böyle bir iddianın akıl ve mantıkla bağdaşması mümkün müdür?
Tarihi gerçek şudur ki:
Kuteybe ve arkasından gelenlerin Türkleri Müslüman yapmak gibi bir dertleri yoktur. Onlar, ülkeleri işgal etmek; oraları yağmalamak, kendilerini görevlendiren hükümdarlarına bol ganimetler ve sürekli zenginlikler göndermek derdindedirler. Müslüman olanlardan haraç ve cizye adı altında vergi alınamayacağı için Kuteybe ve takipçileri Türklerin Müslüman olmalarını istememişlerdir.
Zulümden kurtulabilmek amacıyla Müslüman olmuş gibi yapan bazı Türk toplulukları da yağmalanmaktan ve ağır vergilerden kurtulamamışlardır.
Çünkü işin esasında Emevilerin Müslümanlığa hizmet gibi bir kaygıları yoktur. Onlar Müslümanlık dahil her şeyi saltanatları için kullanan kabileci ve ırkçı bir devlet kurmuşlardır. Muaviye’nin oğlu Yezit’in Müslüman olmadığı tarihten bilinir. Onun oğlu 2.Muaviye’nin babasının ve dedesinin zulümlerini onaylamadığı ve üç ay sonra hükümdarlıktan ayrılıp öldüğü (veya öldürüldüğü) anda ise Muaviye soyu kesilmiş ve yine aynı kabileler (Ümeyye Oğulları) Mervan ve sonra da oğulları, Emevi saltanatını sürdürmüşlerdir. 717-720 yılları arasında hükümdar olan Ömer bin Abdülaziz ise Emeviler içinde bir istisnadır.
Bu Ömer Emevi soyundan değildir. Abdülmelik’in damadı olduğu için hükümdar oldu. İyi yetişmiş ve gerçekten dindar bir insandı. Camilerde Ehli Beyt’e hakaret adetini kaldırdı. Zulüm yerine adalet getirme çabası içinde oldu. Müslüman olanlardan haraç ve cizye alınmasına son verdi. Onun zamanında Kuteybe’nin zulümlerinden ötürü Müslümanlıktan nefret eden Orta Asya halkı arasında Müslümanlığa karşı bir eğilim oldu.
Ancak onun ölümünden sonra yerine geçen 2. Yezit bin Abdülmelik’ten başlayarak yeniden Emevi zulmü sürdü gitti. (Devam edecek)