Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sivas 23 °C
Az Bulutlu

ALIŞMAYALIM

09.05.2022
162
A+
A-

İnsanların önemli özelliklerinden biri, her ortama uyum sağlayabilmesi özelliğidir. Koşullar değişince uyum yeteneği ile bu koşullara uyum sağlar, yaşamını sürdürür. Benzer durum toplumsal koşulların değiştiği durumlar için de geçerlidir. Yine de, insanların uyum sağlayamadıkları, alışamadıkları, hatta alışmamaları gereken durumlar da vardır.

İnsanı insan yapan çok sayıda değer sayılabilir. Bunlar arasında daha önemli olanlar iyi insan olmak, onurlu ve şerefli bir yaşam sürmek, çalışmak, üretmek, namuslu olmak, dürüst olmak, insana ve doğaya sevgi-saygı duymak, kurallara uymak olarak sayılabilir.

Yirminci ve yirmi birinci yüz yıllar belki tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar toplumsal değişme yaşanan yüz yıllardır. Toplumsal değişmeler genellikle insan ömründen daha uzun sürede gerçekleşir biçiminde bir görüş olmakla birlikte, artık insanlar yaşarken önemli toplumsal değişmelerin olduğunu görmektedir.

Tüm dünyada insan değerlerinin değiştiği-yozlaştığı görülmekle birlikte, kendi toplumumuzdaki yozlaşmaları daha yakından biliyoruz, yaşıyoruz.

Onurlu ve şerefli bir yaşam diğer insan değerlerinden ayrı düşünülemez. Diğer değerlerin yaşanmasıyla bunlar gerçekleşir. Her toplumda yalan söylemek, arkadan iş çevirmek, başkalarının aleyhinde konuşup davranmak hoş karşılanmaz. Ne var ki, toplumumuzda bunların sayısı ve oranı giderek artmaktadır. Bazı insanlarımız kendi çıkarları ve istekleri için başkalarına zarar vermekten kaçınmamaktadır. Amaçlarına ulaşmak için bilerek ve isteyerek her tür asılsız araçları kullanmaktadırlar. Aramızda bu tür insanların bulunmasına alışmayalım.

Yaklaşık otuz yıldır üretmeden tüketmek gayet normal olarak karşılanır oldu, bir tüketim toplumu yaratıldı. İnsanlarımız borcu borçla kapatmaya başladı. İş yerleri ve fabrikalar açılmazken, var olanlar kapatılırken, yerlerine alışveriş merkezleri yapıldı. Bu merkezlerin çoğu insanların toplanma alanlarına veya kent planında yeşil alan olan yerlere yapıldı. Üretmeden tüketmeye alışmayalım.

Yakın geçmişten başlayarak ölü yatırımlar yapıldı. Rant için yeşil alanlar, ağaçlar, doğa, kentin doğallığı yok edildi; yeni rantiyeler yaratıldı. Yeni rantiyeler üretmeden lüks tüketimi çok aşırı düzeyde artırdı. Ranta ve rantiyeye, doğaya saygısızlara alışmayalım.

Toplumumuzda dürüst olmak neredeyse aptallık olarak yorumlanır oldu. Çalıp çırpmayan, bal tuttuğu halde parmağını yalamayan, çıkarı için doğru yoldan sapmayan insanlara acıyarak bakılmaya başlandı. Böyle bakanlara alışmayalım.

Vergi kaçırmak, cezasını ödememek, haksız kazanç sağlamak akıllılık olarak görülmeye başlandı. Oysa bir devletin ayakta kalması için bunlara dikkat etmek, yasalara uymak gereklidir. Böyle düşünenlere alışmayalım.

Annenin ve babanın değerini bilmeyenlere, komşuluk ilişkisini yok sayanlara, küçükleri sevip büyükleri saymayanlara alışmayalım.

Tüm toplumsal kurumlarda olmak üzere, aile içi şiddet, kadına yönelik şiddet, toplumsal şiddet giderek artmaktadır. Her gün ortalama bir kadın öldürülmektedir. Cinsiyetine ve yaşına bakılmaksızın çocuklarımıza kötü davranılmakta, ihmal edilmekte, istismar edilmekte, tecavüz edilmektedir. Bunlar bazı kişilerce normalleştirilmeye çalışılmakta veya üstü örtülmeye çalışılmaktadır. Bu düşüncelere ve davranışlara alışmayalım.

Yukarıdaki örnekler herkes tarafından olumsuzluğu kabul edilecek örneklerdir. Bunlara karşı neler yapılabilir. Her şeyden önce bunların olumsuzluğunu kabul etmek gerekir ki, bu tutumdur. Bu tutumun eyleme dönüşmesi gerekir. Kısa sürede toplumsal baskı grupları oluşturarak, yasal önlemler alıp ayrıcalıksız herkese uygulayarak başlanabilir. Orta ve uzun sürede toplumsal değer yargılarını olumlu biçime çevirecek bir eğitim sistemi uygulanabilir.

Son olarak okuyuculardan bazılarının aklından geçebilecek bir soru soralım: “Ya tuz da kokmuşsa?!”

 

 

YAZARIN SON YAZILARI
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.