Dolar 35,3384
Euro 36,7305
Altın 2.955,65
BİST 9.889,71
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sivas 3 °C
Çok Bulutlu

VİYANA’DAN

19.10.2021
331
A+
A-

VİYANA’DAN

Ağustos ayının son haftasını Viyana’da geçirdim. Bu benim Viyana’ya üçüncü sevdalanışım. Daha önceki yıllarda, kısa aralıklarla viyana ‘ya iki defa gitmiştim.

Otuzdan fazla Asya ve Avrupa ülkelerinde bulundum. Gördüğüm bu ülkeler arasında Avusturya ve başkent Viyana beni çok çekip çevirdi ve Kendisine yeniden kopmaz bağlarla bağladı. Elimde olsa, Türkiye’mizin bütün belediye başkanlarını, bütün imar iskân bakanlarını toplar, alır Viyana’ya götürürdüm. Onlara Viyana ‘nın bütün güzelliklerini, yollarını, meydanlarını, müzelerini, bir birinden güzel olan muhteşem heykellerini, parklarını, yeşil alanlarını, geniş caddelerini ve ormanlarını gösterir ve Bir şehir, bir başkent işte böyle olur, böyle kurulur! derdim. Faydası olur muydu? Belki yüzde bir, belki binde bir nisbetinde güzel neticeler doğururdu. Ama o yüzde bir, o binde bir değişiklikler bile yüzümüzü güldürürdü.

Bazen, şehirleri sevdiren, oralarda yaşayan insanların dostluklarıdır. Bunu, elbette biliyorum. Peki, Avusturya da, Viyana da yaşayan insanlar, bize dost duygularla mı bakıyorlar? Türk Milleti olarak bizi seviyorlar mı?

Bu soruya ‘evet’ diye cevap veren insanlar, dünyanın en gafil kişileri arasındadırlar. Hiç bir tereddüde düşmeden, bu soruya ‘’ Bin defa hayır! ‘’ , diyorum. Avusturyalılar bizi kat’iyyen sevmiyorlar. Daha açıkça yazayım. Hiç bir Avrupa ülkesi bizi sevmiyor. Başta ABD olmak üzere, hiçbir devlet bize dost değil. Baştan sona kadar, NATO ülkeleri arasında bir tek dostumuz yok. Gezip gördüğüm ülkeler arasında, bizi büyük bir yürekle seven tek bir ülke var: Pakistan! Onunda merhemi yok ki, kendi yarasına sürsün.

İslam ülkeleri içinde yazdıklarıma, konuştuklarıma, Türkiye’ de kırılanlar oluyor. Ama ben  Yine inandıklarımı açıklıyorum: Biz hem devlet hem de millet olarak bütün Arab devletlerine derin bir muhabbet duyuyoruz. Ama hiçbir Arab devleti, mesela Kıbrıs konusunda, bizimle beraber değil. Bizi desteklemiyor.

Bir Arab devletine, yapılan bir haksızlıktan sonra, bizim insanlarımızın yüzlercesi, bir cami önünde toplanarak, İslam’a reva görülen zulmü tel’in ediyorlar. Bazen da meydanlarda toplanarak haksızlığı lanetliyorlar, Ne olur, Doğu ve Batı dünyasının, Türkiye ye karşı takındıkları hain davranışlar karşısında, Arab devletlerinde de fazla değil 3-5 kişi bir yere toplanarak seslerini yükseltseler, kıyamet mi kopar? Bu nasıl Müslümanlıktır, Bu nasıl kardeşliktir? Her ne ise, ben konuya sadece insanlık açısından değil, tarih, sanat, edebiyat, şehircilik, temizlik, güzellik … açısından bakarak düşünüyor ve yazıyorum.

Viyana’nın nüfusu iki milyon bile değil. Ama meydanları, yolları, caddeleri, parkları, evleri, müzeleri, kiliseleri ve çeşmeleri ve heykelleriyle insanın yüzüne gülen bir şehir.

Viyana çeşmelerinin, meydanlarının, müzelerinin, tarihi binalarının yanına, yöresine dikilen, konulan, yerleştirilen çeşitli heykellerin sanat açısından güzelliğini hiçbir kalem ifade edemez. Yalnız şunu söyleyebilirim. Türkiye’mizdeki heykellerin benzerlerinin bin tanesini kantarın bir tarafına koysanız Viyana’daki bir tek heykelin güzelliğine yaklaşamaz.

Viyana’daki tarihi binalar, İstanbul’daki bütün tarihi eserlerden daha çoktur. Hatta diyebilirim ki, bir kaç mislidir.

Müze nedir; bir müze nasıl düzenlenir? sorusunun cevabı, Viyana’daki müzeler örnek gösterilerek verilebilir. Viyana’da birkaç müzeyi gezince hayranlıktan, şaşkınlıktan, güzellikten dilimin kuruduğunu bilmelisiniz. Bir de sokakların, meydanların, parkların temizliği dikkatimi çekti. Herkes, kendi evinin içinde gezer, oturur kalkar gibi dikkatli. Ve sonra trafik.  Bir saat gibi muntazam çalışan bir trafik. Mesela bir caddede, bir meydanda, kırmızı ışıklar yandığında, hiç kimse adımını yola atmıyor. Üç yüz metre , beş yüz metre uzakta, bir araba olmasa bile yeşil aşıkların yanmasını bekliyorlar. Bizdeki gibi arabaların arasından geçerek karşı tarafa geçmek yok. Çok öfkeleneceğinizi bildiğim halde yazıyorum: Biz Viyana’yı 1529 ve 1683 yıllarında iki defa kuşatmışız. İyi ki fethedememişiz. Çünkü Viyana bizim olsaydı, önce o güzel ormanlarını yok ederdik. Sonra tarihi binalarını teker teker yakıp yıkardık. Öfkelenmeyin. Açın okuyun Evliya Çelebiyi. Seyahatnamesinde diyor ki: ‘’ Kayseri’den Şam’a kadar, adeta güneş yüzü görmeden, Ormanla içinden geçerek gittik!’’

Şimdi Kayseri, Şam arasında, pertavsızla arasanız orman bulamazsınız. Tarihi eserler de öyle! Yazık değil mi?

 

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.