Uluyanlar Çoğaldı – Aşık Kul Refiki
ULUYANLAR ÇOĞALDI
Boynumuz uzun’ya koyun sandılar
Bıçak bileyenler çoğaldı gardaş
Müslümanlar müşriklere kandılar
Hakka uluyanlar çoğaldı gardaş
İman hasar oldu mümin döşünde
Hazine soyuldu masa başında
Zehir kaynatıldı fakir aşında
Kana bulayanlar çoğaldı gardaş
Kâmil’iz diyenler haham tuttular
Âlim’iz diyenler ayet sattılar
Halimiz diyenler kurşun attılar
Kanla sulayanlar çoğaldı gardaş
Çoğu üryan açık hayâ nerede
Asalet yoğrulan maya nerede
Hani maksat hani gaye nerede
Bela dileyenler çoğaldı gardaş
Geziyorken kurtla kuzu yan yana
Dokunanlar oldu yaşayan cana
Yiğit doğurmuştu o canım ana
Çanak yalayanlar çoğaldı gardaş
Eli bağlıyorlar kol neye yarar
Ayak bağlıyorlar yol neye yarar
Canı alıyorlar hal neye yarar
Lahde beleyen,ler çoğaldı gardaş
Bağlar talan oldu yolundu gülü
İlahım diyor’ya şeytanın döl’ü
Beyinler hasarılı çoğu zır deli
Külü eleyenler çoğaldı gardaş
Yeter be kul Refik durmaz yazarsın
Her yanlışa hiddetlenir kızarsın
Aman dikkat eyle sende azar’sın
Ele dolayanlar çoğaldı gardaş
Refik KUTLU-09.09 2023/SİVAS
(Kul Refiki)(Kül. Bak Halk. Şairi)
İŞTE TAKTİK BUNA DERLER
Aç koy itaat etsinler
İşte taktik buna derler
Cahil koy biat etsinler
İşte taktik buna derler
Dinden bahset kısa tut ha
Yalanı yanlışa, kat ha
Lokma lokma faiz yut ha
İşte taktik buna derler
Fazla mevzuata girme
Soru” alda cevap verme
Sorun olan yerde durma
İşte taktik buna derler
Papazı, öv, de ürkütme
Sakın imamı korkutma
Sosyeteleri terk etme
İşte taktik buna derler
Gönüller der gül takmadan
Herdem kıvır zil takmadan
Devleti soy pul takmadan
İşte taktik buna derler
Karayı çal nur kalmasın
İffeti sat ar kalmasın
Manşet eyle sır kalmasın
İşte taktik buna derler
Topçu popçu gölcü deme
Sağcı solcu yolcu deme
Müşrik mahlûk elçi deme
İşte taktik buna derler
Felaket varsa kader de
Ölene güç’mü, yeter de
Kalbim sizinle atar de
İşte taktik buna derler
Kul Refik kim bilmesinler
Aman gaza gelmesinler
Zelil kalsın ölmesinler
İşte taktik buna derler
Kul Refik’i(Kül. Bak. Halk Şairi)
KİMİ SUÇLARSIN?
Dış “güçte” iç “güçte” karşında durur
Sormuyorsan ağam kimi suçlarsın
Bu gafletin sonun nereye varır
Görmüyorsan ağam kimi suçlarsın?
Kurların başına ,oturmuş baron
İçerde talan var dışarı da boran
Kimleri dost ettin kimleri yaren
Yormuyorsan ağam kimi suçlarsın?
Bize bizden olur kim ola eller
Fidan filiz atmaz kırıldı dallar
Bağlar viran oldu kırgın gönüller
Dermiyorsan ağam kimi suçlarsın?
Neden tırmanırsın çıkılmaz çama
Yoksulun bağrında çakılı kama
Kurmak gerekmez mi halk ile tema
Kurmuyorsan ağam kimi suçlarsın?
Öz kaynakla çalış vatan aşkına
Güvenme ha sarayına köşküne
Dal vermeli yoksullara düşküne
Vermiyorsan ağam kimi suçlarsın?
Kim kimin dostudur kim kime karşı
Zalim kucaklamış sema’yi arşı
Durmak gerekmez mi hırsıza karşı
Durmuyorsan ağam kimi suçlarsın?
Zengin dokuz alır birse fakire
Yer yarıldı sema döndü bakıra
Kırdın gönülleri soktun çukura
Sarmıyorsan ağam kimi suçlarsın?
Kul Refik’i yazdım var mı yalanı
Koynunuzda beslediniz yılanı
Vurun dedik hazineyi çalanı
Vurmuyorsan ağam kimi suçlarsın?
SARI SENDİKA
Hakkı ne bilecek sarı sendika
Memur hakkı arayacak diyen var
Kim inanır buna, bence bu şaka
Memurunu koruyacak diyen var
Yaratana bilmez ulu saymıyor
Emekliyi Allah kulu saymıyor
Resullahı ravza gülü saymıyor
Bir gün hakka yürüyecek diyen var
Kendi menfaatine koydurmaz kota
Her dem yağ çekiyor baştaki zata
İstiyor emekli memuru sata
Bir gün işe, yarayacak diyen var
Didem pınarında yaşı koymadı
İnsan hayalinde düşü koymadı
Yıkılmayan hilal kaşı koymadı
Birde zülfün tarayacak diyen var
Uşaklık yapıyor hükümetlere
Kendi sarılıyor ganimetlere
Yağcılık yapıyor büyük zatlara
Mazlum hakkı arayacak diyen var
Partici olmuşlar akları için
Faydalılar imiş çokları için
Memur sen üyesi hakları için
Ayağını direyecek diyen var
Kul Refikim söylüyorum olanı
Okuyanlar var mı bunun yalanı
Görmüyoruz hak hukuku bileni
Kazık bile sırıyacak diyen var
SİVAS DESTANI
Selçuklu pay tahtı güzel Sivas’ım
Dünyada söylenir şanımız bizim,
Örnektir sancaktar Şemsi Sivas’ım,
Erenlerle gider yönümüz bizim.
Divriği Ulu Cami âlem gözünde
İhtişam okunur baksan yüzünde
Hayal etmiş yapan usta özünde
Bu günden bellidir dünümüz bizim
Kangal köpeğinin asil soyunu,
Fark ettirir baksan kara koyunu,
İçin, yağ donduran soğuk suyunu,
Ondan temiz akar kanımız bizim.
Geçilir mi delik taşa varmadan
Âşık Ruhsatının kabrin görmeden
Minhacı’ya ağa gelini sormadan
Geçmişinde dolu anımız bizim
Nergis açar Tonus, bağı bayırı,
Şarkışla ilçemiz iller ayarı,
Üstelikte Aşık Veysel diyarı,
Ozan şairiyle ünümüz bizim.
Yıldız. Dağı, kaynar ırmağı, coşar
Pir Sultan Abdal’ı Banaz da taşar
Yıldızeli ilçemiz mabetli yaşar
Dostluklarla geçer günümüz bizim
Gece altın olur baksan Gemerek,
Sızır’ın insanı gönüle direk,
Ulaş’ta yemeli lavaş la çörek,
Tecer suyu, hayat, canımız bizim.
Kılıç Kaya Barajı’nda yüzdün mü?
Sarı Çiçek Yaylası’nı gezdin mi?
Koyul Hisar güzelini süzdün mü?
Nur ile yoğrulmuş genimiz bizim
Gölova havasına suyuna
Doyamazsın mabedine çayına
Mest olursun yaylasına köyüne
Gül açar bağında çalımız bizim
Hafik Gölü Tödürgey’le buluşur,
Köse Dağı Erzurum’la yarışır,
Şerefiye’m Erzincan’a ulaşır,
Karadeniz hemen yanımız bizim.
Gürün Gök Pınar’ım, yedi renginde,
Kangal Balıklı’nın var mı? denginde,
İnsanı sevecen gönlü enginde,
Açıktır mabede hanımız bizim,
Doğanşar’ın bahçeleri çiçekte,
Pehlivan yetişir ilçe bucakta,
Suşehri’nde güller açar ocakta,
Giresun’a dayanır enimiz bizim.
Akıncılar sarı kavunun merkezi
İmranlı’nın kavi türkü Çerkez-i
Zaralı’nın bal üretir herkesi
Pazara açılır önümüz bizim
Altın yayla ilçesinde haz buldum,
Deli İlyas beldesine mest oldum,
Celal olan destanından yas doldum,
Kul Refikim böyle sonumuz bizim.
Sultan Şehir -1
Söyle dinleyelim sultan şehirden,
Gül-i zarındaki gülden ne haber?
Anlat Kızıldağ’dan çıkan nehirden,
Çağıl çağıl akan selden ne haber?
Uğradın mı varıp Kars Kapısı’na?
Baktın mı Kalenin hoş yapısına?
Çıktın mı Tecer’in hiç tepesine?
Deli deli esen yelden ne haber?
Kepenek suyundan içebildin mi?
Çifte Minâreyi seçebildin mi?
Gelin Köprüsünü geçebildin mi?
Gardaşlara çıkan yoldan ne haber?
Çok olsa da ayazımız-kışımız,
Türlü folkloruyla diktir başımız.
Kültürüyle dolu yanık döşümüz,
Bağlamadan, neyden telden ne haber?
Diğer şehirlerden edilir farkı
Meydanda mest eder cıbırlar parkı
Aşığının dilinde türkü ve şarkı
Hani gardaş diyen dilden ne haber?
Ahşap konakların mum ışığıyla,
Yemekler yenirdi çam kaşığıyla,
Türkü yakılırdı hak âşığıyla,
Eski neşe var mı hâlden ne haber?
Yılkı koyulurdu yeşil otlara,
Fayton koşulurdu Arap atlara,
Hizmet edilirdi büyük zatlara,
Türkmen atından, naldan ne haber?
Güzeller gezerdi ipek tül ile
Kutnu giyerlerdi yeşil al ile
kul Refik sorayım aciz dil ile
İnce belde duran şaldan ne haber?