Hemşerimiz Adnan Yılmaz’ın “ Sezai Karakoç ve Diriliş Gençliği” adlı kitabı çıktı.
Emekli Vali, hemşerimiz Adnan Yılmaz’ın “ Sezai Karakoç ve Diriliş Gençliği” adlı kitabı yayımlandı.
Yazarın ağzından kitapta ne var ne yok, birlikte okuyalım.
Yılmaz: “ Büyük Düşünür, Sanatkâr-Ahlak Anıtı merhum Sezai Karakoç’ un ahirete irtihalinin ardından
Sevenleri;
“Hakikat bayrağını bütün dünya coğrafyasına ulaştırma davası olan Ahlak anıtı adam’ dan geçmişten geleceğe bir nida;
Merhum büyüğümüz Üstad Sezai Karakoçu uğurlamak İçin binlerce kişi toplanmış. Ankara’ dan ailece İstanbul’ a bu ulvi maksat, görevle revan olduk. Şehzadebaşı Camindeyiz. Ben de oğlum T.Eren ile; Sezai Karakoç sevenleri, adeta Diriliş Nesli, güzel cemaatin arasındayız. Şükür…
Sabit fikir Aralık 130. Sezai Karakoç Özel Sayısında Editör Sayın Mustafa Akar; Üstadın diriliş hamlesine. Şahit olan bizler, onun ahirete doğumuna, ölüme bile yeni bir esenlik getirişine hayretler ederek ellerimizi kavuşturduk. Şahidiz, şahidiz, şahidiz.
…
Sezai Karakoç bir neslin yolunu aydınlattı. Özellikle benim kuşağım için bir güven abidesiydi. …
Doğunun Yedinci Oğlu ise neredeyse kendine bir mezar kazar ve orada dirilir…
“ Karakoç şiiri ise bir gelişim şiiri olduğu için hem günümüz genç okuruna, hem de genç şiirine çeşitli imkanlar vaat eder. Tamamlanmış bir şiirdir çünkü”
Aynı derginin yazarlarından Sayın Said Yavuz, Sezai Karakoç’a Veda yazısın da ise;”… Gündoğumu mahşerdir. Gecedeyiz şimdi. O gün orada doğmak istiyor. Ahirete orada uyanmak. Bir duadır bu. Kabul edildiğine Allah hepimizi şahit kıldı…
Bizi kendisine ram eden. Onun Allah’a olan sarsılmaz imanı, toprağın derinliklerine kök salmış çınarlar gibi bu milletin tarihine, kaderine sarılan kalbi, samimiyeti, riyasız yüzü.”
Yazar Sayın Ahmet Edip Başaran ise,
‘İnsanı Ağlatan Yağmurlar, başlığı altındaki yazısında;
“ Sezai Karakoç tam da bu sebeple sınırları, kalıpları, idrakimizi felce uğratan şüphe kilitlerini hükümsüz kılan çok büyük bir coğrafyadır.
…
Üstadı Şehzadebaşı’ndan ahirete sırlarken bu bereketi gördüm.
Şehadetsiz diriliş olmaz. Şahidiz. Gözümüzün, yüreğimizin, aklımızın değdiği dokunduğu her yere, her şeye şahidiz. Tepeden tırnağa. Bundan kaçış yok. Yaşamak çünkü bir şahitlik yurdudur.
Bazı şahitlikler zamanı ve mekânı aşan, mesafeyi yakan bir gönül ateşinin içinde ilahi bir cezbe ile kaynar durur. Bu ateş Hz. İbrahim’ den el alan ateştir. Bu sebeple hem kendini hem sizi bir güle dönüştürür “ der.
Yazar Sayın Saadettin Acar ise’ Gurub Etti Güneş, Dünya Karardı’ başlığı altında kaleme aldığı yazısında; “… Vefatından sonra artık parça parça onunla ilgili anektod ve hatıraların yayınlanması bu anlamda çok değerli olacaktır.
Hayatını sabır, güçlü bir irade, kararlılık ve ısrar, doğru -dürüst bir duruş Üzerine inşa eden, zahid ve müstağniyim bir hayat süren, dünyalık olana asla tamah etmeyen bu özel şahsiyetin, özel hayatıyla da konuşmayı hak eden bir karakter olduğunu teslim etmek durumundayız.”
Demektedirler.
Değerli okurlar!
Tarihi seyir içerisinde ilim teknesinde yoğrulup Kuran ateşinde yanmış, Allah aşkıyla pişip sevgi dalında olgunlaşmış şahsiyetler, şükürler olsun ki hep var olagelmişler, hayatımıza anlam katmışlardır.
Kültür ve medeniyetimizi kuşaktan kuşağa taşıyan, dünü bugünle buluşturup geleceği geçmişle kucaklaştıran, kültürlerarası köprü görevini üstlenmiş bu şahsiyetler, Yunus Emre’nin ifadesiyle:
“Yaratılanı severim yaratandan ötürü…” anlayışı içinde dur durak bilmeden sevgi ve hoşgörünün yeşermesi için çalışmışlar, insanlığın hayat penceresine yepyeni ufuklar açmışlardır.
Çalışmalarıyla, sözleriyle, öğütleriyle insanımızın yüreğine öylesine nüfus etmişlerdir ki; milli, dini, örfi, tarihi bütün değerlerimizi günümüze kadar vazgeçilmez kılmışlar, birlik ve beraberliğimizin temelini teşkil etmişlerdir.
İşte tarihe damgasını vurmuş bu kıymetli şahsiyetlerden biri olan Üstad Sezai Karakoç da bu kervanın önemli yolcularından biridir.
Türkiye’nin, Müslüman devletlerin, geniş anlamda bütün insanlığın yaşadığı sıkıntıların sancısını yüreğinde hisseden, çilesini çeken ve bu sıkıntılara çözüm bulmak için beyin zonklatan, kalem ve kelam erbabı bir fikir adamıdır. O, düşüncelerini sadece kendiyle veya etrafındaki bir grupla paylaşan, fildişi kuleden insanlığı seyreden bir şahıs olmayı hiç düşünmemiştir. Düşüncelerini sık sık insanlara duyurmanın yollarını aramış hatta araç olarak gördüğü bir parti bile kurmuştur. Kanaatimizce o ne iktidar olmanın hesabında ne de büyük sanatkâr şöhretine kavuşma arzusunda olmuştur. Onun tek ideali insanlığın “Diriliş”ini görmek ve onunla mutlu olma ülküsü idi.
İslam medeniyet ve kültürünün zihin ve düşünce dünyamızdaki inşası ve ihyasında üstadın düş ve düşünce ufkuna milletimizin ve İslam ümmetinin ihtiyacı vardır.
Bu görev, başta aileler olmak üzere, devlet ve milletimize düşen bir görev, sorumluluk ve vebaldir.
Üstat Sezai Karakoç’un izini izleyenlere geride bıraktığı mirasına sahip çıkmak, diriliş ocağını tüttürmek, diriliş meşalesini yanık tutmak, onun fikir ve düşüncelerine yaygınlaştırmak gibi bir sorumluluk düşüyor. Hepimize…
Değerlerimize değer verdiğimiz ölçüde değerlenir, kaliteye, güzele ve en mükemmele sahip oluruz.
Hatırlarsanız. Milli Şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy için Sezai Karakoç; ”Mehmet Akif” adlı eserinde;
“şimdiki zamanın ve geleceğin adamıdır Akif… demiş. Akif milletin malı olmuş, millet ruhuna kök salmış bir şairdir. Hasan B. Sabit’in ruhu var onun idealindeki nesilde…
Akif’in ruhu dirilmiş ve genç nesle sinmiştir. Bizler onun için diyoruz ki:” Boşuna yaşamadın, boşuna savaşmadın ve boşuna ölmedin…”demişti.
Bizde diyoruz ki:
Bu topraklarda yaşamış, son asrın iki büyük mütefekkiri ve seven, sevilen şairleri, güzel insanlara …selam olsun.
Şafak yağmurları meyvesini verecektir. “Ben varım” diyecek yeniden diriliş gençliği ”Allah’ın vadi ve Nebi’nin Müjdesidir” yolunu gözlüyoruz. İnşallah.
Yoruldum, bıktım, usandım demeyecek gecesini gündüzüne katarak, çalışacak, çalışacak, çalışacaktı…
Güçlü bir imana, iradeye, azime sahip olacak, kitap okuyan, özümseyen, özgüveni yüksek, Allah’a iman itici bir güç, Sevgili peygamberimiz’(s.a.v.)in yolunda gidecek bir diriliş gençliğine ümit varız.
Ne mutlu bu kocaman yüreği gönlünde taşıyan diriliş erine ve erlerine… merhum üstad Sezai Karakoç’a Allah rahmetiyle muamele eylesin, mekânı cennet, makamı ali olsun…”
Efendim, Aziz Kardeşlerim!
‘Gün Doğmadan Şehzadebaşında ‘ şiirinde
Üstad seslenir.
…
Yerleşecek yer aramak
Camiinin avlusunda soğuk bir taşa oturmak
Gün doğmadan şehzadebaşında
…
Kızaran ufka selam
Süleymaniyeden beyazıttan
Mutlaka olmak isterim
Gün doğmadan şehzadebaşında
Gün de doğar gün de doğar
Bir gün mutlaka gün doğar
Gün doğmadan neler doğar
Gün doğmadan şehzadebaşında” duası kabul oldu. İnşallah.
Merhumun naaşı ,17 Aralık 2021 Çarşamba günü tekbirlerle camiye getirildi. ilkindi vaktini müteakip Şehzadebaşı camindeki cenaze namazına ailece iştirak ettik.
Aynı gün üstad’ ın , ‘ Şehzadebaşı’ da Gün Doğmadan” adlı şiirini seslendirmek bu fakire de nasip oldu.
( Youtube de araştırmacı-yazar Adnan Yılmaz en çok tıklanan video olmuştur.)
Elhamdulillah…
Yirmi gün sonra Ankara ‘ dan İstanbul Seyahatimiz oldu Bu kez kızım Elif Verde , “ baba Şehzadebaşı Camine gidelim “dedi.
Birlikte Karakoç merhum büyüğümüzün kabrini bu sefer de kızımla ziyaret ettik. Fatiha’lar okuduk. Allah kabul etsin.
Değerli Dostlar,
Saygıdeğer kardeşimiz Eğitimci, Şair , Yazar Enver KALAYCIOĞLU gönülden süzülen mısralarında duygu ve düşüncelerini ;
ÇİLEKEŞ
Doğudan batıya uzanıyor yollar
Çilekeş mi çilekeş
Çamurlu tozlu hırpalanmış
İşte bütün gözler bu yollarda kararmış
Aydınlığı arayan sarhoşlar gibi
Doğudan batıya gidilmez
Batıdan doğuya dönülmez
Bir yol gerçektir
Kalplerin içinde bilinmez
Ara kendi soyunda bu yolu
Bu yol tarihlere hükmetmişlerin yoludur
Ahlak insanlık ve faziletle doludur
Vazgeç batının tesirinden
Fayda gelmez kuzeyin esirinden
Uzaktan gelen davul sesini düğün sanma
Ya uçurum çilekeş olabilir
Neşe diye görünenler
Keder olarak gelebilir
Dibi görünmeyen suya girme gardaş
Boğulursan yazık olur sana
Artık hiç fayda gelmez senden bu vatana
Doğurmaz seni bir daha doğuran ana
Bu şiiri yazdığım 1974 yılında Sovyetler sosyalist birliği dağılmamış kuzeyin esirleri onlar… Batının tesiri riyakâr ikiyüzlü Avrupa, uzaktan gelen davulun sesi Amerika.
Bu şiirimi ilk okuduğum zaman okuduğum zaman Sezai Karakoç gibi yazmışsınız dediler. Hâlbuki ben Sezai Karakoç un sadece ismini biliyordum o kadar…
Bu şiirim Sezai Karakoç’u tanımama şiirlerini tanımama gerekçe oldu.
Sebep ne idi Sezai Karakoç gibi dediler… Şöyle bir cevap geldi şiir dostlarından, Sezai Karakoç gibi devrik cümleler kurmuşsunuz…
Hâlbuki ben şiirlerimde devrik cümle kurarım neden mi? Şiiri daha güçlü kılar.
Sezai Karakoç ta bunu görmekteyiz.
Malatya Atatürk Lisesinde okuduğum yıllar da Edebiyat Öğretmenim Mehmet Ünal Şahin şiirin tüm inceliklerini anlatırken şiirdeki vurguyu güçlendiren devrik cümleler demişti. Aynı şeyleri Malatya Atatürk Ortaokulunda okurken Yahya Kemal Hayranı Türkçe Öğretmenimiz Emine Veryeri de şiirde estetiği akıcılığı anlatırken şiirin gücü noktasında devrik cümlelerin gücünden söz etmişti.
Aynı dönemde yazdığım Çilekeş isimli şiirim kadar ilgi gören diğer şiirim de “Karanlıktan Güneşe” o da beni Sezai Karakoç üstada götüren diğer şiirimdi.
Bu şiirimi yazdığım süreçte Türkiye üç tarafı batmış, batmakta olan bir gemi gibi Avrupa, Amerika, Sovyetler Sosyalist Birliği tarafından görülmekteydi.
KARANLIKTAN GÜNEŞE
Karanlıklar içinde yüzen bir gemi
Üç tarafı batmış bir taraftan tutunuyor
Parçalanmış kırılmış yoktur dümeni
Gerçek kurtuluş çaresi aranıyor
Gemiyi kurtaracak ümit gençlerde
İman ahlak en başta önde
Sevginin duygusu Kuran’da dinde
Artık fayda yok suya gidende
Ey Türk genci dön milli duyguna
Yepyeni güneşler doğsun ufkuna
Artık elveda faşist ruhuna
Pırıl, pırıl sabahlar seni bekliyor
Karanlıktan güneşe ahlaktır tek yol
Ruhumuzda gezsin sevgiler kol, kol
Her zaman kahrolsun hainler bol bol
Akli erişten mahşere dek
bizimle paylaştı .
Kendilerine bu vesile teşekkür ediyorum. Allah razı olsun.
“Ey Genç !
Gözaydınlığımız güzel kardeşlerim!
Uzun yol koşucususun sen!
“Çakıl-taşları”na takılma!
Yol olacak “yapı-taşları”nı
döşemeye bak,
aşkla, çileyle ve sabırla…”
Değerli Dostlar,
NG Yayınlarından “ Sezai Karakoç ve Diriliş Nesli “ kitabımız baskıdan çıktı. Yayımlandı.
Sanki taze fırından çıkmış sımsıcak somun ekmek gibi kokusunu 18 Ocak 2022 Salı günü aldık.
Bu yeni çıkan kitabımız inşallah, istifade eden okuyucusu bol, idrak ve istikameti sağlam diriliş nesline bir rehber, kılavuz, bir ışık, köprü olur.
Bu kitabın çıkmasında emeği olan bütün güzel dostlarıma en samimi muhabbet ve saygılarımı sunarım.
Telif ücreti almadığım diğer kitaplarımız dahil bu 7. kitabımın da çıkmasına teşvikleri olan; NG Yayıncılık Limited Şirketi, hizmetkarı, güzel insan Sayın Osman Genç kardeşime ve ekibinden, Allah razı olsun.
“Niyet Hayır, Akıbet Hayır”
Olur inşallah.
Kalın sağlıcakla efendim…”