Dolar 32,5840
Euro 34,7984
Altın 2.410,31
BİST 9.645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Sivas 24 °C
Az Bulutlu

ALEVİLİK’TE HAKKULLAH – I

19.10.2021
395
A+
A-

ALEVİLİK’TE HAKKULLAH

                                  

Hakkullah kemile olarak Allah Hakkı demektir. Alevi dedelerinin almış oldukları yardımına hakkullah denir. Bazı coğrafyalarda ‘’niyazlık’’,’’çırarık’’ diye de isimlendirilmiştir. Hakkullah Alevi dedelerime  (seyitlere) verilen nefes hakkıdır. Bu kavramı detaylı ve geniş açıklamak gerekir. Alevi-Bektaşi taliplerini aydınlatmak,inanç ve sosyal yaşamlarını öğretmek için dedelere yapılan yardım veya verilen paraya hakkullah denilir.

Hakkullah’a ‘’Hums’’ da denilir. Peygamber Efendimize (S.a.v.) ve Ehl’i Beyt’ine Allah’ın hükmüyle Kur’an-ı Kerim de verilmesi emrolunmuştur. Bu konuda İsra süresi 17/26.Ayet, Haşr Süresi 59/6-7. Ayet, Enfal süresi 8/41.Ayet, Rum Süresi 30/38. Ayet ve hadisler konu hakkında müminlere ve İslam olanlara buyrulmuştur.

Kur’an-ı Kerim’de bir çok ayet’te Ehl-i Beyt’e bağlılık ve sevgi söz konusudur. Ahzab süresi 33/33-56. Ayet, Şüra süresi 42/23. Ayet, Saffat süresi37/130. Ayet, Ali İmran suresi 3/65.Ayet, Enfal süresi, 8/27. Ayet, Zurüh Süresi 43/61-67.Ayet, Taha süresi 20/82. Ayet Beyyine suresi 98/7 Ayet,Mü’minün 23/101 Ayet,Kevser Süresi 108/1-2-3. Ayet,Haşr Süresi 59/6-7.Ayet İbrahim Süresi 14/6-24-25.Ayet Hicr Suresi  15/87.Ayet Seyyidlere hürmet,saygı                                                                             ve riayet bu sürelerin ayetlerinde açıkça belirtilmiştir. Allah-ı sevenlerin Resullullah’ı sevenlerin Ehl-i Beyt-i sevmeleri gerekir. Seyyidleri peygamberden dolayı hürmet edip sevmek inancımız gereğidir. Seyidler yani Alevi  dedeleri, risalet ağacının meyveleri ve nübüvvet deryasının incileri olduklarından onlara meveddet (sevgi) gerekir. Allah’ın ve Resullunun sevdiğini sevmek, sevmediğini sevmemek sevaptır. Ehl-i Beyt’en olanlara hürmet ve hürmetsizlik her durumda imanla ve inançla irtibatlıdır.’’ Ve Ati Zel-Kurba  Hakkahu….’’ (İsra süresi 17/26. Ayet) , Ayetinin nüzulü ‘’Yakınlarına, yoksula, yolda kalmışlara hakkını ver. Gereksiz yerede saçıp savurma’’. Ayeti nazil olunca ,Peygamber Efendimiz (S.a.v.) Fatma’yı çağırdı ve O’na büyük fedek’i hediye etti. Bu ayet Hz. Resulullah’ın (S.a.v.) evlatlarına ve akrabalarına yardım için nazil olmuştur.

Hicretin 4. Yılında mağlup edilen Beni Nadir malları hakkında nazil olan Haşr Süresi 59/6-7. Ayetleri  fey mallarının nasıl taksim edileceğini ifade etmiştir. Savaşsız olarak Resulullah’a dönen mallara ‘’fey’’ denir. Cizre, gümrük vergisi, küffar ordusundan geri kalan mallar, zimminin malları da dahildir. Fey olarak Resulullah’a dönen mallardan biride Fedek arazisidir.

‘’Allah Teâlâ’nın onların mallarında peygamberine verdiği fey için; siz ne at oynattınız ve ne deve sürdünüz …’’ ‘’Allah Teâllâ’nın diğer memleketler ahalisinden Resulü’ne verdiği fey de ; Allah ve Peygamber’ine, hısımlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmış kimselere aittir. Ta ki O ( fakirlerin hakkı olan),fey,  içinizden zenginler arasında elden ele dolaşmasın. Peygamber size her ne verdiyse onu alın. Ve nehyettiğinden vazgeçin Allah’tan korkun Resülü’ne muhalefetten sakı-nın .’’ (Haşr Süresi 59/6-7.. Ayet)

Müminlerin emiri İmam-ı Ali (A.s.) buyurdu  ki; ‘’ Şanı yüce olan Allah’ın yakınlar olarak zikredip, onları kendi nefsi ve Peygamberi ile beraber saymış olduğu bizleriz. Şanı yüce olan Allah, bizleri sadakadan uzak tutmuştur ki, bu insanların elinde ki pisliktir. Sadakaya karşılık ayetteki payımız ile bizleri ve peygamberini keremli kılmış ve bizleri insanların pisliğinden uzak tutmuştur.’’

İmam-ı Muhammed El-Bakır buyurdu ki:’’ Bu ayet özel olarak bizim için inmiştir. Allah’a ve Peygamberine sayılmışsa aynen bizim içinde geçerlidir.Biziz akraba, yetim ve yoksul olanlar. Yolda kalmış olanlar da bizleriz,çünkü ancak bizimle Allah’ın yolu belli olur. Bütün emirlerde bizimdir…’’

Ganimet mallarının hükmü Enfal Süresi 8/41. Ayet’te açıklanmıştır. Ganimetler beşe bölünerek, beşte birlik kısmı ise Allah, Resülü, ‘‘Zi’l-i Kurba’’ (Ehl-i Beyt’e) verilmişti. Bedirde,  Benu Kaynukada ve  Beni Kureyza Gazasında taksim böyle olmuştur. Hayber kalesi Fethi’nde de aynı tarz uygulanıp beşte dört mücahitlere beşte bir Ehl-i Beyt’e ayrılmıştı.

‘’Bilin ki ganimet olarak aldığınız her hangi bir şeyin beşte biri Allah Teala’nın Resulü’nün, hısımlarının, yetimlerin, yoksulların, yolcunundur… Kulumuz Muhammed’e inzal ettiğimiz ayetlerimize iman etmişseniz bu taksime kanaat edin Allahü Azimüş-san her şeye kadirdir.’’ (Enfal Süresi 8/41. Ayet)

İmam-ı Cafer-i  Sadık şöyle buyurdu ; ‘’Ayeti kerimede kasd edilen peygamberin akrabası, müminlerin emir-i Ali ve geri kalan Ehl-i Beyt imamlarıdır.’’

Allah’ın, Resulünun ve Ehl-i Beyt’in payı seyyidlere yani Alevi Dedelerine verilmeli diğer üç pay ise yetimlere, yoksullara ve yolda kalanlara verilmelidir.İslam dininin ve Alevi yolunun ihyası için  Kur’ân-ı Kerim-de buyurduğu gibi tüm müminlere ve İslam Devletlerine farz kılmıştır.

’Feâti zelkurba hakkahu…’’ (‘’Akrabana, yoksula, yolcuya haklarını ver. Bunlara haklarını vermek Allahü Teâlâ’ya tekarrüb ve O’nu hoşnud etmek isteyenler için, daha hayırlıdır ve işte felâh bulanlarda onlardır…’’) (Rûm süresi 30/38. Ayet.) Ayet indiğinde Resulallah (S.a.v.) kızı Fatıma’yı çağırıp Fedek Hurmalığı’nı ona verdi ve buyurdu ki; ‘’Bu senin ve zürriyetinindir.’’

Böylece Ehl-i Beyt kıyamete kadar ferah ve huzur içinde yaşayacak ,halka muhtaç olmayacaktı. Peygamber Efendimizin(S.a.v.) vefatından sonra Ehl-i Beyt-ini baskı altında tuttular Ebu Bekir taraflarıyla birlikte açık ve sabit olan humus-hakkullah haklarını aldı.  Ehl-i Beyt her yönden mahrum edildi. Bu ayetler Ehl-i Beyt’e ve evlatlarına yardım için nazil olmuştur. Sadaka kendilerine haramdı, humus-hakkullah hakları da ellerinden alındı. İlim, fazilet,takva ve edep sahibi Peygamber evladlarının zengin oldukları takdirde halkın onlara daha çok yöneleceğini tahmin ediyorlardı. Fedek Hurmalığı’nı siyaset gereği gasbettiler ve Ehl-i Beyt’in güçlenebilecekleri tüm yolları kapadılar.

Eğer bir baba hayattayken evladına bir mülkü hediye ederse, babası öldükten sonra o mülkün zorla elinden  alınması zulüm müdür, değil midir? Peygamber Efendimiz (S.a.v.) Allahü Teâlâ’nın emriyle evladına bir mülk hediye eder ve vefat ettikten sonra o mülk evladının elinden alınır.Ebu Bekir hilafeti zamanında Fedek’e el koydu.Ama Ömer hilafeti zamanında O’nu Ali’ye ve Abbas’a geri verdi.

Eğer Ebu Bekir Hz. Resulullah’ın (S.a.v.) emri gereği Fedek’e el koydu ise, o zaman Ömer hangi hakla onu Hz. Ali’ye geri verdi ? Osman halife olunca Fedek Hurmalığını Mervan’a bağışlamıştı. Muaviye araziyi üçe böldürmüş, bir bölümünü Osman’ın oğluna, öbür bölümünü Mervan’a bir bölümünü de oğlu Yezid’e vermişti. Ömer b. Abdulaziz hilafetle gelince Fedek Hurmalığını  Hz. Fatma’nın evladlarına geri verdi. Yezid b. Abdulmelik yeniden Fedek’i alarak Emevi’lere devretti.

İlk Abbasi halifesi olan Abdullah Seffah Fedek’i yeniden İmam Hasan’ın evladlarına verdi,onlarda miras hakkı olarak Fedek’ten gelen geliri Fatma evlatlarına taksim ediyorlardı. Mansur, Hasan’ın evlatlarından almış oğlu Mehdi gene Fatıma evladlarına geri vermiş. Musa b.Hadi halife olunca Fedek’e el koydu. Memun halife olunca Fatıma ve Hz. Ali’nin evladlarına geri verdi.  Memun’un Medine valisine yazdığı mektupta ‘’ Resulullah (S.a.v.) Fedek’i kızı Fatıma’ya bağışladı. O’nun  evladları arasında da meşhur ve bilinen bir şeydir…’’

Gördünüz mü, kuyuya atılan bir taşın dalgalarını, Allah kimseyi kendi hırs ve kiminin esiri etmesin.Fedek, bu suretle Ebu Bekir’den başlayarak, kah yabancılar, kah Hz. Fatma’nın  evladlarına geçmiştir. Münkir ve müminler arasında dolaştırıp durmuştur. Bunun vebali, günahı kimindir siz düşünün.

İslam  Dini’ne inanan müminler iki cihan selveri Muhammed Mustafa (S.a.v.)yı ve Ehl-i Beyt-i ni, indirilen Kur’an-ı Kerim-i savunmuşlar savunurlarken de iktidar tarafından zulümlere maruz kalmışlardır. İslam Peygamlerinin (S.a.v.) torunları İmam  Hasan ve İmam Hüseyin’in türeyen nesline ‘’Sülale-i  Tahira’’,’’Neseb-i Celil-i Nebi’ye mensup olan’’lara Seyyid ve Şerif denilmiştir.İslam dünyasına çeşitli sebeplere dağılan Seyyid ve Şerifler bulundukları ülkelerin ve imparatorlukların yöneticileri ve halkı tarafından saygı,hürmet,izzet,ikram görmüşler Nakibü’l- eşraflık kurulmasına da sebep olmuşlardır. Bunun en önemli faktörü Seyyidlerle ilgili ayetler ve hadislerin olmasından dolayı Peygamber hanedanına hürmet, tazim ve riayeti teşvik eder. Ehl-i Beyt’e mensup olanlara zekatın haram olması, ganimet ve fey mallarından Ehl-i Beyt’in geçimlerinin temini ibadet ve inanç gereğidir. İnanılan ilahi Kitapımız bunu istemiştir.Kurulmuş İslami devletlerde Evladı Resuller-Peygamber soyundan gelen seyyidler için Nikabet Teşkilatı kurulmuştur. Diğerlerinden ayrı tutmak için yeşil renkli libas ve yeşil sarık sarmalarına özen gösterilmiştir. Yeşil cennetliklerin elbiselerinin rengidir. Yeşil, iyinin ,güzelin,saadet ve refahın sembolüdür. Seyyid olmayan hiçbir Müslüman yeşil sarık kullanmazdı. Yeşil sarık sarmanın seyyidlere mahsus olduğu bir çok kaynaklarda mevcuttur. (Devam edecek)

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.