Prof. Dr. Serhat Erkmen: “Suriye, Suriyelileri neden istemiyor?”
Prof. Dr. Serhat Erkmen: “Suriye, Suriyelileri neden istemiyor?”
Ankara ve Şam arasında uzlaşma olup olamayacağı uzun süredir gündemde ve merak konusu olmaya da devam ediyor. En önemlisi de insani boyutu olan Suriye vatandaşlarının ülkelerine dönebilme şartlarının oluşturulabilmesi. Türkiye – Suriye ilişkileri konusundaki en yetkin akademisyenlerden olan Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serhat Erkmen, bu konuda biraz daha beklemek gerektiğini dile getiriyor. Prof. Dr. Serhat Erkmen, aynı zamanda demografi sorunu da olan bu meselede, Ankara ve Şam’ın benzer perspektifleri olduğunun söylenemeyeceğini ifade etti. Bu insanlara gittikleri ülkede ajan gözüyle bakıldığına dikkati çeken Serhat Erkmen, Şam’ın ülkeyi terk edenlerin geri dönmesini istememesinin asıl nedeninin, ekonomik durum olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Serhat Erkmen, Türkiye’nin misafir ettiği Suriye vatandaşlarının artık ülkelerine dönmesini istediği belirtti. Bu misafirlik sürecinin Türkiye’de giderek büyük politik bir kutuplaşmanın unsurlarından birisi haline geldiğini söyledi. Türkiye’deki Suriyelilerin geri dönüşünün temel yolunun Suriye’de iç savaşın sona ermesi ve güvenli bir ortamın sağlanması olduğunu ifade etti. Ancak Şam’ın bu konuda Ankara ile aynı fikirde olmadığını da ekledi.
“Şam, dönenlere şüphe ile yaklaşıyor”
Hukuki bir temele dayanmasa da Şam’daki yetkililerinin özellikle Türkiye ve Avrupa’ya giden Suriye vatandaşlarına güçlü bir şüphe ile yaklaştığına işaret etti. Prof. Dr. Erkmen, “Lafı hiç kıvırmayayım; bu insanlara gittikleri ülkede ajanı gözüyle bakılıyor. Geri dönenlere uygulanan muamelenin hiç de insani ve hukuki olmadığı gelen haberlerden anlaşılıyor. Şam’ın ülkeyi terk edenlerin geri dönmesini istememesinin asıl nedeni, ekonomik durum.” açıklamasını yaptı.
“Suriye, şu anda nüfusunun yarısına bakmak zorunda değil”
Şu anda Suriye nüfusunun yaklaşık 20 milyon olduğunu belirten Prof. Dr. Erkmen, bu nüfusun resmî rakamlara göre 3.6 milyonunun Türkiye’de, 2 milyonun da diğer Orta Doğu ülkelerinde yaşadığını kaydetti. Ayrıca, İdlib ve muhaliflerin kontrol ettiği bölgelerde yaklaşık 5.3 milyon kişi bulunduğunu söyledi. Suriye hükümetinin, şu anda Suriye nüfusunun yaklaşık yarısının ihtiyaçlarını karşılamak durumunda olmadığını vurguladı. “Oysa, sadece İdlib ve muhaliflerin kontrolündeki bölgeleri, yarın yönetmek zorunda kalsa, şu anda kontrol ettiği nüfusun yarısı kadarına daha “bakmak” zorunda kalacak” diye konuştu. Üstelik bu insanların önemli bir kısmıyla arasında artık hiçbir “gönül bağı” nın da kalmadığını ekledi. Ankara ile Şam arasında Suriye vatandaşlarının nerede yaşaması gerektiği konusunda da derin görüş ayrılığının altını çizen Prof. Dr. Erkmen, “Elbette, buna binlerce silahlı insanın Suriye’deki güvenlik sistemine nasıl eklemlenmesi gerektiği de eklenmeli.” dedi.
“Ankara ve Şam ortaklaşa çalışmalı”
Prof. Dr. Erkmen, Suriye’deki iç savaşın sona doğru yaklaştığını ve sonunda bir gün biteceğini dile getirdi. Erkmen’e göre, Suriye’de iç savaşın sona ermesi ve sonrasında istikrarlı bir devlet kurulabilmesi için Ankara ve Şam’ın ortaklaşa çalışması son derece önemli. Bu uzlaşıya bir gün mutlaka varılması gerektiğini değerlendiren Prof. Dr. Erkmen, “Fakat şu anda taraflar, PKK’nın Suriye’nin kuzeydoğusundaki varlığının devletleşme sürecine dönüşmesinin engellenmesi konusunda ortak tehdit algısını paylaşırken, demografik sorun konusunda ise ayrı görüşlere sahipler.” tespitini yaptı
Güvenlik perspektifinin iki önemli unsuru
Prof. Dr. Erkmen, bugün Ankara ve Şam ilişkilerini belirleyen güvenlik perspektifinin, PKK’dan kaynaklanan tehdit ve demografi sorunu gibi iki hayati unsuru olduğuna da değindi. Şam’ın, en az Ankara kadar ABD’nin PYD’yi desteklemesi sonucunda ortaya çıkan yeni yapıdan rahatsız olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Erkmen sözlerine şu şekilde açıklık getirdi. “Suriye’nin kuzeydoğusunda gün geçtikçe kök salan ve ABD dışında Batı ülkelerinin çoğundan da politik destek görmeye başlayan bir PYD var. Suriye ordusunun tek başına PYD’nin üzerine gidecek gücü yok. PYD’nin üzerine bölgede gidebilecek tek güç Türkiye olduğu için, Ankara’dan gelen her operasyon sinyali Şam için aslında bir fırsat kaynağı.” dedi.
Uzlaşı hangi şartlarda olur?
Prof. Dr. Erkmen, şu anda iki tarafın bir an önce uzlaşmasını isteyen itici gücün Rusya olduğunu söyledi. Ancak bunun tek başına yeterli olmadığını, taraflar arasındaki ortak tehdit algısının bir iş birliği fırsatına dönüşmesinin Ankara-Şam ilişkisinde bir ivme yaratabileceğini anlattı. Erkmen’e göre bu yeni bir askerî operasyona bağlı. Ortak tehdit algısı, PKK-PYD sorununun ortak hamlelerle çözüleceği beklentisini güçlendirirse uzlaşının kapısı aralanmış olabilir. Prof. Dr. Erkmen, üst düzey, siyasilerin aynı fotoğraf karesinde buluşabilmeleri için gerekli formülün ise önce güven inşası, sahada somut adımlar ve sonra da masada tartışmadan geçtiğini belirterek, “Ancak şimdilik biraz daha beklemek lazım.” dedi.